Suriye’de konuşlu Amerikan güçleri, terör örgütlerine karşı operasyonlarını sürdürüyor. Bu operasyonlar artık yalnızca DEAŞ örgütünün önde gelen liderlerini ve kadrolarını hedef almakla sınırlı kalmıyor, El Kaide örgütünün liderleri ve üyelerine kadar uzanıyor. Bu bağlamda ABD Merkez Komutanlığı 3 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, El Kaide örgütünün önde gelen bir liderinin hedef alındığını duyurdu. Açıklamada, “Amerikan güçlerinin Suriye’nin kuzeybatısında tek taraflı bir hava saldırısı düzenlediği” belirtildi.
ABD Merkez Komutanlığı’nın operasyon ile ilgili daha fazla detayın daha sonra açıklanacağı belirtilen açıklamasında dikkat çekici olan şey, adını anmadan veya liderlik konumuna değinmeden hedefin sadece El Kaide lideri olduğundan bahsedilmesidir. Tıpkı Merkez Komutanlığın hem Suriye içinde hem de dışında terör örgütlerinin liderlerini ve üyelerini sürekli olarak hedef alması gibi, bu da son operasyon hakkında soru işaretlerine yol açıyor.
Temel Göstergeler
ABD Merkez Komutanlığının El Kaide örgütünün bir liderini hedef aldığına dair duyurusu ve operasyonda örgüt liderinin İHA saldırısıyla etkisiz hale getirildiğine inanılan kişinin kimliği konusunda büyüyen tartışmayla bağlantılı bir dizi önemli göstergeye işaret edilebilir. Bunlardan en öne çıkanları şunlardır:
1- Türk operasyonel faaliyetlerinin dengelenmesi: ABD operasyonlarının detayları hakkındaki yetersiz bilgiler ışığında, süreçle ilgili bazı soru işaretleri var. Bununla birlikte zamanlama açısından, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki operasyonel faaliyetlerini dengeleme süreci olarak görülebilir. Özellikle bu, Türkiye tarafından sınıflandırılan terör örgütlerinin liderlerini hedef alınmasıyla ilgili oldu.
Resmi açıklamaya göre, El Kaide liderini hedef alan ABD operasyonu öncesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Mayıs’ta terör örgütü DEAŞ’ın lideri Ebu el-Hüseyin el-Kureyşi’nin Türk istihbarat servisinin düzenlediği bir operasyonda Suriye’de öldürüldüğünü duyurdu. Teslim olmayı reddeden örgüt lideri, üzerindeki bombalı yeleği patlattı.
Belki de ayrıntıları net olmayan Amerikan kuvvetlerinin operasyonu, ABD’nin terörist liderlerini takip etmedeki rolünü vurgulama girişimiydi. Hele harekâtın, Suriye’de muhalif olarak sınıflandırılan silahlı grupların kontrolündeki ve büyük çoğunluğu Türkiye sınırına yakın olan ve Ankara’nın etkisi altındaki bölgelerde gerçekleşmesi nedeniyle oldu. Sonuç olarak, Türkiye’nin sınırlarında terör örgütlerini yakalamaya yönelik kapsamlı operasyonlar yürütmemesi, bir istihbarat zaafına işaret etmektedir.
2- Amerikan istihbarat çabalarının yoğunlaşması: Türkiye’nin DEAŞ liderini hedef alan operasyonda ABD ile koordinasyon içinde olmamasının ardından Amerikan güçlerinin gerçekleştirdiği operasyonda ABD’nin Türkiye’ye mesaj gönderme olasılığı muhtemeldir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre, operasyon, kuzeydoğu Suriye’de Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından kontrol edilen bölgelerdeki ABD güçlerinin geleneksel nüfuz alanlarının dışında bile, El Kaide’ye sadık ve onunla bağlantılı liderler ve unsurları takip etmeye yönelik istihbarat çabalarının yeniden canlanmasını ve yoğunlaşmasını yansıtıyor.
Bu, ABD güçlerinin Suriye’nin kuzeybatısındaki El Kaide örgütünün lideri olarak tanımladığı şahısı hedef almak için hava saldırısı düzenlemesini destekliyor. Bu, Kuzeydoğu Suriye’deki muadillerine kıyasla bölgede gerçekleştirilen birkaç operasyondan biridir. Bu, istihbarat çabalarının geçtiğimiz dönemde SDG kontrol alanları dışında yoğunlaştırılması ve DEAŞ örgütü liderleri ve üyelerinin hareketleri hakkında bilgi toplamak ve takip etmekle sınırlı kalmaması anlamına geliyor. Çünkü, geçen yıl ve 2021’in ikinci yarısında kuzeydoğu Suriye’de güvenlik ihlali yapmayı başardılar.
3- Farklı askeri araçların benimsenmesi: Operasyona tanık olan bazı bölge sakinlerinin ifadelerine ek olarak operasyonla ilgili Amerikan açıklaması, Amerikan özel kuvvetlerinin sahaya inmemesi, büyük olasılıkla bir hava saldırısına güvendiğini gösteriyor. Terörle mücadele operasyonlarındaki bu yaklaşım, en çok ABD kuvvetlerinin operasyonları için geçerli olmasına rağmen, geçen yılın ortalarından bu yana Amerikan kuvvetleri, özellikle DEAŞ örgütünün önde gelen liderlerini ve unsurlarını tutuklamak için özel kuvvetlerinin daha fazla sahaya inmesine başvurdu.
Görünüşe göre insansız hava araçlarının kullanıldığı hava saldırılarına güvenmek, geçen yıl içinde yaplan iki operasyon dışında, genellikle Amerikan kuvvetlerinin etki alanı dışındaki Suriye arenasında kullanılıyor. Bunlardan biri Türkiye yanlısı grupların bölgelerinde, ikincisi ise DEAŞ örgütünün iki liderini tutuklamak için Suriye rejimi tarafından kontrol edilen bölgelerde oldu.
4- Sınır ötesi düzenlemeler projesinin tamamlanması: En son yapılan ABD operasyonu, ABD’nin Suriye’de liderler, kadrolar ve ulusötesi örgütlere, özellikle DEAŞ ve El Kaide’ye ait unsurlardan kurtularak “küresel cihat” projesini sürdürmek için attığı bir dizi adımın bir parçasıdır.
Burada hedefin, Din Muhafızları’nın önde gelen lideri Sami al-Areedi’nin ABD’nin terörist listesine alınmasından bir aydan kısa bir süre sonra geldiğine dikkat çekilebilir. Bulunduğu yere veya kimliğine dair bilgi sağlayan herkese 5 milyon dolarlık bir ödülün verileceği vaadiyle oldu. Hedeflemeden bir gün önce ABD Hazine Bakanlığı, Suriye’deki iki grubun finansmanıyla bağlantılı olan ve ABD’nin mali yaptırımları kapsamındaki iki kişiye yaptırım uygulamak için Türkiye ile koordinasyon içinde olduğunu duyurdu.
Amerikan yaptırımları, Tahrir el-Şam örgütünün lideri Ömer el-Şeyh ile, Kubilay Sari adlı başka bir liderle ve ikincisi de Tevhid ve Cihat taburuyla bağlantılıdır. Bu iki kişinin, sınırları aşan veya yabancıları da içeren cihatçı örgütlerle bağlantılı olduğu ortaya çıktı; bu da, “küresel cihat” projesine sadık unsurları ve liderleri takip etmeye yönelik çok sayıda ABD baskısına işaret ediyor.
5- Yanlış hedefleme olasılıkları: El Kaide liderinin kimliğinin açıklanmaması, duyurulan ABD hedef alma operasyonuyla ilgili birçok olasılığı gündeme getiriyor. Özellikle yerel Suriye medyasının hava bombardımanında ölen kişinin kimliğine ilişkin haberleriyle karşılaştırıldığında oldu. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre bazı hesaplar, bombalamanın İdlib vilayetindeki bir çiftliğe yapıldığını ve hiçbir zaman terör örgütlerinde aktif olmayan Lotfi Hassan Masto adlı bir çobanı öldürdüğünü gösteriyor.
Amerikan bombalaması ile ilgili medya haberlerinin doğru olduğu varsayımıyla hedef alınan kişinin kimliğine ilişkin yanlış bilgilere veya hedeflenen kişinin ikamet ettiği yerin belirlenmesindeki bir hataya veya hedef alınan kişinin çiftlikte yaşadığı ve saldırıdan sağ kurtulduğu, söz konusu çobanın öldürüldüğüne dayanılarak bazı olasılıklar, ilk etapta hedefleme sürecinde bir hata olduğunu gösterebilir.
Art Arda Darbeler
ABD’nin El Kaide örgütünün lideri olarak sınıflandırdığı, Suriye’nin kuzeybatısındaki ABD’nin gerçekleştirdiği operasyon sonucunda öldürülen kişinin kimliği konusundaki tartışmalar dışında, ABD Merkez Komutanlığı’nın, bu liderin El Kaide’ye bağlı “Din Muhafızları” örgütüyle bağlantısına değinmeyen, yalnızca “El Kaide” içindeki bir lider olarak atıfta bulunan açıklamasında soru işaretleri var. Ama bunun dışında, ABD’nin attığı bu adımlar, hedefleme kapsamını genişleterek ve operasyonlarının uygulanmasında farklı mekanizmalar benimseyerek ister DEAŞ, ister El-Kaide veya diğer gruplar olsun, Suriye’deki terör örgütleri üzerindeki baskıyı sürdürmek istediğini gösteriyor.