Türk Savunma Sanayii A.Ş. Başkanı İsmail Demir, 18 Mart’ta ülkesinin Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. “TUSAŞ” tarafından geliştirilen “Hürjet” eğitim uçağının yer testlerine başladığını duyurdu. Bu, Aselsan Elektronik Sanayii ve Ticaret A.Ş.’nin başkanının, “Türkiye’nin kendisini savunmak için Rus S400 hava savunma sisteminin bataryalarına ihtiyacı olmayabileceğini” açıklamasının ardından geldi. Ayrıca, Türkiye’nin kendi “Siper” füze savunma sistemini geliştirdiğini de sözlerine ekledi.
Baskılı Bağlam
Ankara’yı F-35 projesinden çıkarmanın yanı sıra, Türkiye’nin savunma sanayiinde bel bağladığı askeri teçhizat ve birincil savunma malzemelerinin ihracatına yönelik Batı yasağının devam etmesi, beşinci nesil Türk hayalet uçak projesinin ve yerli füze savunma sistemi üretiminin Türkiye için stratejik bir gerekliliğe dönüşmesine yol açtı. Öte yandan, Türkiye’nin yerel savunma sanayisinin geliştirilmesine ilişkin açıklaması, Türk askeri operasyonlarının Kuzey Irak ve Kuzeydoğu Suriye’de devam etmesiyle birlikte geliyor. Bu operasyonlar, Türkiye’nin temel hedeflerinden biri olan PKK’yı bertaraf etmeye yöneliktir.
Çeşitli Hususlar
Türk savunma sanayisinin cari dönemde yeni askeri ürünlerini açıklamasının arkasında şu şekilde ifade edilebilecek önemli göstergeler var:
1- Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Türkiye’nin iç seferberliği: Türk rejimi, ülkeye bundan sonraki aşamada Türkiye’nin kalkınmasına destek olabileceği mesajlarını vermeye ve ülkeyi silah üreten ülkeler arasına sokmaya çalışıyor. 14 Mayıs’ta yapılması planlanan önemli seçimlerin eşiğinde bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yararına Türkiye’nin iç kesimlerini seferber etmek için bu savunma ürünlerini kullanmaktadır. Seçimler, Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı, “Kamal Kılıçdaroğlu”nun sokaktaki siyasi varlığının güçlenmesine ek olarak ekonomik krizin devam eden yansımaları, enflasyon oranlarındaki artış ve Türk lirasının değer kaybetmesi nedeniyle Adalet ve Kalkınma Partisi’nin popülaritesinde net bir düşüşe denk geliyor. Türkiye’nin güneyini vuran 6 Şubat depremin getirdiği yıkımla kurumların mücadele performansında büyük bir başarısızlık olduğu da açıktı. Bu, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Mart ayı başlarında fark edildi ve bu, onu kendisine ve Adalet ve Kalkınma Partisi’ne olan güvenin artmasına katkıda bulunacak yeni bir başarıyı benimsemeye sevk etti.
2- Tartışmalı dosyalara karşı Amerikan ve Batı tutumunu yumuşatmak: Türkiye hedeflerinin önemli bir bölümünü gerçekleştiren çetrefilli dosyalarla ilgili bir müzakere sürecine girerek, aralarındaki çekişmeli dosyalarda Batılı güçlerden tavizler almak için yerel bir savunma sistemi geliştirme olasılığını koz olarak kullanıyor. Aselsan Elektronik Sanayii ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Görgün”ün, Rus savunma sistemi S400’ün ikinci partisinin alınması konusunda ülkesinin geri çekilme olasılığını ortaya koyan açıklamasından da bu anlaşılıyor. S400 Washington’u Türk savunma sanayii sektörüne yaptırım uygulamaya sevk eden anlaşmadır.
ABD Kongresinin Ankara’nın F16 uçağı satın almasına kısıtlayıcı koşullar getirmesi ve bunu Ankara’nın İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini kabul etmesine bağlamasının ardından Ankara ile Washington arasındaki İkili İlişkiler nakliye ortamına girdi. Ayrıca, Ukrayna’ya askeri müdahalesi nedeniyle Batı’nın Moskova’ya uyguladığı yaptırımları reddetmesinin ardından Ankara’ya sert eleştiriler geldi. Biden yönetiminin Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) verdiği desteğin sürmesiyle de gerilim tırmandı. Bu, ABD Genelkurmay Başkanı’nın 4 Mart’ta Suriye’nin kuzeydoğusundaki bölgelere yaptığı ve Ankara’yı rahatsız eden ziyaretiyle ortaya çıktı.
Bu bağlamda Türkiye’nin, Washington’un tutumunu yumuşatmak için Rus savunma sistemini ithal etmek yerine, yerli savunma sistemi yapma niyetini açıklama meselesini devreye sokması tasavvur edilemez değildir. Bu, ister F16 uçakları için anlaşmayı tamamlamaya, ister en azından Türk savunma sanayi sektörüne yönelik yaptırımları kaldırmaya yönelik olsun. Bu yaklaşım, ABD Savunma Bakanı’nın 16 Mart’ta yaptığı “Türkiye çok değerli bir ortaktır” açıklamasıyla örtüşüyor. ABD’li Bakan, “İlişkilerimizi güçlendirmek için elimizden gelenin en iyisini yapmaya devam edeceğiz” dedi. Bu açıklamalardan önce Washington, Türkiye’nin F-16 uçaklarını satın alması konusunda esneklik gösteriyordu. Bu, Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın 12 Mart’ta yaptığı açıklamalarda, ülkesinin F-16 savaş uçağı tedariki konusunda Pentagon ile yürüttüğü görüşmelerin “olumlu bir noktaya” ulaştığını söylemesiyle doğrulandı.
3- Dış baskılardan kaçınmak: Türkiye’nin duyurusu, özellikle hava sektörü ve yerli savunma sistemlerinde yeni nesil savunma sanayisinde üretime yöneldiğini gösteriyor. Bu adım ayrıca, Ankara’nın bir yandan askeri gücünü geliştirme, diğer yandan bu alanda maruz kaldığı baskılardan kaçınma arzusundan da ayrı tutulamaz. Bazı Batılı şirketler, Türk Savunma Sanayii Başkanlığı’na satış yapmayı hâlâ yasaklıyor. Örneğin Avusturyalı “Rotax” şirketi, 2020’nin sonundan itibaren Türkiye’ye “Rotax 914” İHA motorları ihracatını durdurma kararı aldı. Nisan 2021’den bu yana Kanada Dışişleri Bakanlığı, Dağlık Karabağ’da kullanılmasının ardından Türkiye’ye İHA teknolojisi ile ilgili ihracat izinlerini de iptal etti. Böyle bir yasağın Türk savunma sektörüne zarar verdiğine şüphe yok. Bu nedenle, silahlarını geliştirmek için yerel imkanlarına güvenerek ve savunma programları için önemli bileşenlerin ihraç edilmesine yönelik Batı yasağından kaçınmaya çalışıyor.
4- Savunma ihracat programları için destek: Türkiye’nin hayalet uçak testlerinin başladığını ve yerli Siper füze savunma programının geliştirildiğini duyurması, Türkiye’nin savunma sanayilerinin zihinsel imajını geliştirme ve ardından Türk savunma ihracat programlarını destekleme konusundaki istekliliği bağlamında geliyor. Uluslararası Barış Enstitüsü’nün tahminlerine göre Ankara’nın 2018-2022 döneminde dünya silah ihracatında 12. sırada yer alması dikkat çekiyor. İhracatı, Türkiye’nin payındaki yaklaşık %0,5’lik artışı yansıtarak yaklaşık %1,1 olarak gerçekleşti. Öte yandan, Türkiye’nin küresel silah ithalatındaki payı 2018-2022 döneminde %2,4’ten %1,3’e geriledi.
5- Rakiplerin askeri yeteneklerini dengelemek: Ankara ile Atina arasında tartışmalı konularda gerilim artıyor ve bu, Atina’nın Eylül 2021’de Paris ile bir dizi Fransız “Rafale” uçağı satın aldığı bir anlaşma imzalamasının yanı sıra F35 uçağı edinme arayışında ortaya çıktı. Öte yandan Washington, 17 Eylül 2022’de Güney Kıbrıs’a silah ihracatına yıllar önce getirdiği kısıtlamaları kaldırdığını duyurdu. Bu bağlamda Türkiye’nin yeni nesil hava uçakları ve yerli savunma sistemleri ilan etmesi sadece bölgedeki konumunu teyit etmekle ilgili değil. Bunun yerine, hasımlarıyla olan silahlanma yarışına ayak uydurma yeteneklerini kanıtlıyor ve geleneksel hasımlarının, özellikle Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın askeri yeteneklerindeki gelişmeyi dengelemesini sağlayan bir yerel güç fazlası elde ediyor.
Farklı Mesajlar
Sonuç olarak, Türkiye’nin bu dönemde yerli savunma sistemini geliştirmeye ek olarak yeni nesil savaş uçaklarını test etmeye başladığını açıklamasının, önümüzdeki dönemde yerli savunma programlarını güçlendirme yönüne işaret ettiği söylenebilir. Özellikle de Batılı güçlerle ihtilaflı konuları çözme çabalarının sekteye uğradığı ve Batılı şirketlerin Türkiye’ye askeri ürün satmasının yasaklanmaya devam ettiği bir dönemde oluyor. Türkiye’nin askeri alandaki bu çabası, kısmen iktidar rejiminin toplumsal kutuplaşma ve siyasi parçalanma durumunun devam ettiği 14 Mayıs’ta yapılması planlanan seçimlerde kendisine yardımcı olacak bir iç zafer elde etme arzusuyla da bağlantılıdır. Bu, Türkiye gündeminin en önemli manşetlerinden biri haline geldi.