İşbirliği dengesi:
Türkiye’nin Tunus Büyükelçisinin Tunus Meclis Başkanı’na yaptığı ziyaretin önemi

İşbirliği dengesi:

Türkiye’nin Tunus Büyükelçisinin Tunus Meclis Başkanı’na yaptığı ziyaretin önemi



Türkiye’nin Tunus Büyükelçisi Çağlar Fahri Çakıralp, 5  Nisan’da Tunus parlamentosunu ziyaret etti. Söz konusu ziyaret, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’e yakınlığıyla bilinen Meclis başkanı İbrahim Derbala başkanlığındaki yeni parlamentonun toplanmasından sonra, ikili ilişkilerin çeşitli alanlardaki gelişimini istikrara kavuşturulması çerçevesinde türünün ilk örneğidir. Büyükelçi Çakıralp, karşılıklı tecrübe ve deneyim alışverişinin yanı sıra Ankara ile Tunus arasında parlamento alanında işbirliğini artırmanın önemini vurguladı. 

Öte yandan Bou Derbala, mevkidaşı TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a da yazılı bir mesaj iletti. Gözlemcilerin tahminlerine göre, Tunus’un 25 Temmuz 2021’de tanık olduğu istisnai tedbirlere karşı Türkiye’nin tutumuna ve resmi Türk medyasının bu tedbirlere yönelik olumsuz tepkisine rağmen, Türk Büyükelçisinin Tunus parlamentosuna yaptığı son ziyaret, Ankara’nın Tunus’taki yönetici seçkinlerle ilişkilerini güçlendirme karşılığında Nahda hareketinden desteğini çekmesi yönündeki pozisyonunda gözle görülür bir değişiklik olduğunu gösteriyor.

Eşzamanlı Bağlamlar

Türk büyükelçisinin yeni Tunus parlamentosunu ziyareti ve seçilmiş başkanı İbrahim Bou Derbala ile görüşmesi aşağıdaki gibi tarif edilebilecek bir dizi gelişmeye denk geldi:

1- İki ülke üzerindeki Batı baskısının artması: Türkiye’nin Tunus Büyükelçisi’nin Meclis Başkanı Bou Derbala ile görüşmesi, tartışmalı konularda Batı’nın iki ülke üzerindeki baskısını artırmasıyla aynı zamana denk geldi. Washington ve Avrupalı ​​güçler, Türkiye’yi İsveç’in NATO’ya üyeliğine karşı çıkması ve Moskova’ya uygulanan yaptırımlara katılmayı reddetmesi nedeniyle Ankara üzerindeki baskıyı artırması nedeniyle eleştirirken, öte yandan Tunus ile Batılı güçler arasındaki görüş ayrılıkları yelpazesi şu anda genişliyor. Bu, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 5 Nisan’da yargı kurumunun muhalif siyasetçilere karşı yürütülmekte olan soruşturmaların arka planına karşı gösterdiği performansı kınamasında ortaya çıktı ve siyasi figürlerin tutuklanmasıyla ilgili endişelerini dile getirdi. Ayrıca 16 Mart’ta Avrupa Parlamentosu’nu Tunus’ta sivil topluma karşı yürüttüğü kampanyayı durdurmaya çağırdı ve Adalet ve İçişleri Bakanlıklarına yönelik Avrupa Birliği destek programlarının durdurulması çağrısında bulundu. 

2- Başkan Kays Saidının iktidar güçlenmesi: Türk büyükelçisinin yeni Tunus parlamentosunu ziyareti, Tunus arenasında dikkate değer siyasi değişimlerle geldi. Bunlardan en önemlisi, Tunus cumhurbaşkanına sadık akımların yeni parlamenter hayata hakim olması ve aldığı tedbirlere destek vermesinin yanı sıra Tunus içindeki birçok siyasi gücün Başkan Kays Said’in politikalarına tam destek verdiklerini beyan etmesidir.

3- Nahda hareketinin ivmesi Tunus arenasında geriledi: Türk büyükelçisinin Tunus parlamentosunu ziyareti ve meclis başkanı Bou Derbala ile görüşmesi, Cumhurbaşkanı Said’in iktidarın dizginlerini ele geçirmeyi başarmasının ardından Türkiye’nin Nahda hareketinin Tunus sahnesindeki varlığının azaldığına olan inancı bağlamında gerçekleşti. Dolayısıyla Ankara, Büyükelçisinin bu sırada yeni Tunus parlamentosuna yaptığı ziyaret sayesinde, Tunus’taki yeni parlamento otoritesinin meşruiyetini tanıması karşılığında Adalet ve Kalkınma Partisi ile ideolojik bağları olan Nahda hareketine yeni bir sayfa açtığını gösterebilir. Öte yandan ziyaret, Nahda hareketinin Türkiye’nin Tunus’taki çıkarlarını ilerletmek için yatırım yapmaya çalıştığı bir kozdan başka bir şey olmadığını ve hareketin Tunus’ta etkisiz bir koz haline geldiğini ortaya koyuyor. 

4- Bölgedeki çatışmalara ortak yaklaşım: Türk büyükelçisi ile Tunus’un yeni meclis başkanını bir araya getiren görüşme, Suriye dosyası başta olmak üzere bölgedeki bazı ihtilaflı konularda iki ülke arasında ortak bir yaklaşım ortaya koydu. Tunus Devlet Başkanı Kays Said, 9 Şubat’ta, 10 yılın ardından ülkesinin Suriye’deki diplomatik ilişkiler düzeyini  yeniden artırma kararı aldı ve 3 Nisan’da Şam’a yeni bir büyükelçi atanması için prosedürlerin başlatılması talimatını vermişti. Türkiye, Ankara ile Şam arasındaki çeşitli ihtilaflı dosyaları ele almayı başaran Rusya arabuluculuğuyla önemli ölçüde Suriye rejimi ile ilişkilerini düzeltme ve diplomatik ilişkileri yeniden normalleştirme yolunda ilerliyor.

Çeşitli Hedefler

Şu anda Tunus’ta iktidar otoritesine yönelik yeni Türk hamlesinin arkasında birçok düşünce var ve bu şu şekilde ifade edilebilir:

1- Türk-Tunus ortaklığının korunması: Türk büyükelçisinin Tunus parlamentosuna yaptığı ziyaret, iki ülke arasındaki ortak çıkarları teyit etmek ve ekonomik alanda işbirliğini artırma olanaklarını tartışmak kapsamında geliyor. Özellikle de Tunus’un eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik krizden mustarip olduğu ve Tunus ile Uluslararası Para Fonu arasındaki müzakerelerin tıkanmasıyla şiddetlendiği bir zamanda oldu. Bu nedenle, iki ülke arasındaki ortaklığı ilerletme konusu, Meclis Başkanı Bou Derbala ile yaptığı görüşmede ülkesinin Tunus’a yatırım yapmaya ve ticaret alanlarını desteklemeye hazır olduğunu açıklayan Türk büyükelçisinin gündemindeydi. 

Büyükelçi ayrıca, ülkesinin Tunus pazarına daha fazla Türk yatırımı çekmesinin yanı sıra, Tunus malları ithalatını çeşitlendirme ve hacmini artırma konusundaki istekliliğini de belirtti. Ankara’nın Tunus ile ortaklığı destekleme konusundaki istekliliğinin, İtalya’nın Tunus’u mali ve ekonomik olarak desteklemeye yönelik dış çabaları ışığında gelmesi dikkat çekicidir. Bu nedenle toplantı, Ankara’nın Tunus’taki çıkarlarını korumak için bir kapı olarak Tunus’taki iç duruma yönelik tutumunu değiştirmeye hazır olduğu mesajını taşıyor.

Ankara ile Tunus arasındaki ticari ilişkilerde dikkat çekici bir gelişme olduğunu belirtmek gerekir. Borsaların hacmi bir milyar doları aşıyor ama ticaret dengesi Türkiye’nin lehine. Ağustos 2022 sonu itibarıyla Türkiye’nin Tunus’a ihracatı yaklaşık 1.113 milyar doları buldu. Türkiye’nin Tunus’tan yaptığı ithalat ise yaklaşık 156,2 milyon doları buldu.

2- Libya’daki Türk varlığını güvence altına almak: Bu ziyaret, Türkiye’nin Libya kriziyle ilgili olarak Tunus ile koordinasyon alanlarını güçlendirme arzusunu belirten ve Libya’daki varlığını güvence altına almak için Tunus ile ilişkilerini kullanmanın önemini vurgulayan bir mesaj olarak geldi. Özellikle de Türkiye’nin müttefiki Dibeybe’nin geçen Aralık ayı sonunda Tunus’a yaptığı ziyaretle ortaya çıkan, Tunus’un Libya sahnesine ilişkin dikkate değer hamleleri ışığında oldu. Ayrıca, geçen ocak ayında yapılan Arap dışişleri bakanları düzeyindeki istişare toplantısında Tunus’u temsil etmektedir. Tunus’un Libya krizini ele almak için ortak bir vizyon inşa etmede Cezayir ve Roma ile angajmanıdır. Yukarıdakilere paralel olarak Türkiye, Batı Libya’daki varlığını korumak için önemli bir platform olan Tunus’un Libya dosyasında kendisi için stratejik bir öncelik oluşturduğunun farkındadır. Nahda hareketinin düşüşüyle ​​birlikte, Libya’da Türk vizyonunu kazanmak amacıyla mevcut Tunus otoritesiyle yeni ittifaklar kurma önemini koruyor. 

3- Türkiye’nin Afrika’daki rolünün merkeziliğinin teyidi: Görünen o ki Türkiye, Tunus ile olan ilişkilerini Kuzey ve Batı Afrika bölgesindeki nüfuzunu artırmak için bir koz olarak kullanmaya çalışıyor. Özellikle Paris ile Arap Mağrip ülkeleri arasında devam eden gizli gerilimin yanı sıra Batı Afrika’daki Fransız varlığının sona ermesi ışığında oldu. Tunus ayrıca, azalan Amerikan varlığının ve kıta ülkelerinin Çin’in borç verme politikalarının tehlikelerine ilişkin artan korkularının ışığında Afrika’daki varlığını güçlendirmek için şu anda Türkiye’nin önceliğini temsil ediyor. Burada Türkiye’nin Afrika kıtasındaki politikasının stratejik odak noktası olan Tunus ile siyasi ilişkilerini güvence altına alma çabası anlaşılmaktadır. 

4- Bölgenin Türk iç kesimlerinden gelen baskılarını etkisiz hale getirmek: Türkiye’nin Tunus Büyükelçisi’nin yeni Tunus parlamentosuna doğru attığı adım, Türkiye’nin bölgesel çevresiyle farklılıklarını sıfıra indirme eğiliminden ayrı tutulamaz. Bu, Türkiye’deki gelişmelerin yarattığı baskıları etkisiz hale getirmek ve Türkiye’nin bölge ülkeleriyle ilişkilerindeki gerilimi bir seçim kartı olarak kullanmaya çalışan siyasi muhalefetin önünü kesmek içindir. Bu bağlamda Türkiye’de iktidar partisi, aralarında Tunus’un da bulunduğu bölge ülkeleriyle ilişkilerin yeniden düzelmesinin, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde kendisine destek ve destek alanlarını genişletebileceğine inanıyor. Bu seçimlerin bir yanda Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partisi arasında, diğer yanda ise Türkiye sokağına son dönemde geniş bir nüfuz sağlamayı başaran muhalefet arasında hararetli bir rekabete sahne olması bekleniyor.  

Nahda’nın Suküneti Koruması

Sonuç olarak, Türkiye’nin Tunus Büyükelçisi’nin yeni Meclis Başkanı İbrahim Bou Derbala’yı ziyaretinin, Ankara’nın Tunus’taki çıkarlarını güvence altına alması, Kuzey Afrika bölgesindeki nüfuzunu ve rolünü pekiştirme çabalarına işaret ettiği söylenebilir. Türkiye’nin bu tutumu, Kays Said’in otoritesine karşı hamlelerini güvence altına almak için Türkiye’nin desteğine güvenen Nahda hareketinin krizini şiddetlendirebilir. Bu, Nahda’yı bir sonraki aşamada Tunus’taki iktidar otoritesini yatıştırmaya veya en azından hesaplarını yeniden gözden geçirmeye sevk edecektir.