Devam eden çatışma:
Türkiye’nin Kuzey Irak’a saldırı nedenleri

Devam eden çatışma:

Türkiye’nin Kuzey Irak’a saldırı nedenleri



Türk yetkililerin hava sahasının Süleymaniye Havalimanı’ndan gelen ve oraya giden uçaklara kapatıldığını açıklamasından iki gün sonra, Ankara’dan özür dilemesini ve Irak topraklarındaki çatışmaları durdurmasını talep eden Iraklı yetkililere göre, Ankara 7 Nisan’da bir İHA ile havalimanını hedef aldı. Bu, Suriye Suriye Demokratik Güçleri (SDG) komutanı Mazlum Abdi’nin havaalanında bulunmasıyla aynı zamana denk gelen saldırının amaçları hakkında birçok soruyu gündeme getiriyor. Ayrıca, Irak Başbakanı Muhammed Şii el-Sudani’nin 21 Mart’ta Ankara’ya yaptığı ziyaret ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi sırasında tartışmalı konuların çözülmesi konusunda anlaşmaya varan Bağdat ile Ankara arasındaki ilişkilerde yaşanan olumlu gelişmelerin ardından geldi. 

Dikkat Çeken Zamanlama

Irak’ın kuzeyindeki Süleymaniye Havalimanı’na bir Türk İHA’sı ile düzenlenen saldırı dikkat çekici bir zamanda gerçekleşti. Ankara’nın 5 Nisan’da Süleymaniye Havalimanı’na gelen uçaklara hava sahasını kapatma kararından sonra gerçekleşti. Ankara bu adımı, PKK’yı bu bölgedeki faaliyetlerini yoğunlaştırmakla ve Ankara’nın terör örgütü olarak sınıflandırdığı örgütü havaalanına sızmakla suçlayarak haklı çıkardı. Bu, Ankara’nın saldırı aracılığıyla Kürt milisleri destekleyen tüm Irak siyasi güçlerine ve uluslararası güçlere bir meydan okuma mesajı göndermeye çalıştığını gösteriyor. DEAŞ’a karşı savaşta önemli bir taraf olarak gördüğü Amerika Birleşik Devletleri’nin desteklediği SDG başta olmak üzere Kürt milislere yönelik operasyonlarını sürdürmeye devam edeceğini belirtiyor. Bu, Ankara ile Washington arasında şu ana kadar herhangi bir anlaşmaya varılamayan önemli bir anlaşmazlık noktasını temsil ediyor.

Saldırı ayrıca, Türkiye ile 2014’te başlayan ve Irak Kürdistanı’nın petrolünün Türkiye üzerinden ihracına ilişkin uluslararası bir tahkim davasında kararın verilmesinden iki haftadan kısa bir süre sonra geldi. 25 Mart’ta çıkarılan yargı kararı, Irak Kürdistan Bölgesi ile Irak’ın kuzeyindeki Kerkük petrol sahalarının Türkiye üzerinden ihracatını durdurdu. Bu, Türkiye’yi Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nin bir boru hattı aracılığıyla Türkiye’nin Ceyhan limanına petrol ihraç etmesine izin verdiği için bu konuda yürürlükte olan uluslararası hukuk kurallarını ihlal etmekle suçlayan Irak’ın tutumuyla uyumludur. 

Bu karar, Irak Başbakanı Sudani’nin 21 Mart’ta Ankara’ya yaptığı ve iki ülke ilişkilerinde önemli bir gelişme kaydeden ziyaretinden 4 gün sonra geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “yeni ipekyolu” olarak tanımladığı Irak’ın Basra kentinden Türkiye’ye uzanan imar yolu projesinde çalışmalara başlamak üzere anlaşma sağlandı. Ankara, Irak’ın karşı karşıya olduğu ve tarım sektörünü etkileyen su kıtlığı krizini çözmek için Dicle Nehri’nden Irak’a akan su miktarını bir aylığına artırmayı da kabul etti. 

Birçok Hedef

Türkiye, saldırıyı düzenlediği yönünde kendisine yöneltilen suçlamalara yanıt vermekten ve ayrıca, Irak’la bir özür veya düşmanlıkların durdurulmasını talep eden bir karşı-sefere girmekten de kaçındı. Bu bağlamda Irak hükümeti ile son dönemde gelişen ilişkilerini sürdürdüğü ikili bir politika izlemeye çalıştığı görülmektedir. Aynı zamanda Irak ve Suriye arenasında kendisine karşı çıkan Kürt milislerle çatışmalarını sürdürüyor. Bu nedenle, son saldırı ile birkaç hedefe ulaşmaya çalıştığı söylenebilir, bunlardan en öne çıkanları: 

1- PKK’nın faaliyetlerinin kısıtlanması: Ankara, Kuzey Irak’ta PKK ile mücadelede askeri seçeneği benimsemeye devam etmeye çalışıyor. Türkiye son olarak, PKK’yı Süleymaniye Havalimanı’nı karargah haline getirmekle suçladı. Özellikle Ankara’nın Süleymaniye’deki Ulusal Vatanseverler Birliği ile Kuzey Suriye’deki SDG arasındaki üst düzey koordinasyona ilişkin artan endişesi ışığında, bu Türk eğiliminin bir sonraki aşamada tırmanacağı görülüyor. Bu, Suriyeli Kürt milis komutanı Mazlum Abdi’nin, reddetmeye devam eden Ankara’da önemli endişe uyandıran Süleymaniye ziyaretine de yansıdı. Bu durum, ABD’nin Ankara’ya verdiği desteğe paralel olarak, özellikle Genelkurmay Başkanı General Mark Milley’nin 4 Mart’ta Kuzeydoğu Suriye’ye yaptığı ziyaretin ardından oldu. Bunu, ziyaretten yaklaşık bir hafta sonra ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General Michael Korella’nın aynı bölgeyi ziyareti izledi. 

2- İran-Irak anlaşmasının örnek alınması: Ankara, Bağdat’a PKK’nın faaliyetlerini kısıtlamak için adımlar attırmaya çalışıyor olabilir. Bu, başta İran, PKK ve “Komala” hareketi olmak üzere, Kuzey Irak’taki İranlı Kürt muhalif gruplarla mücadelede atacağı adımlara benzer. Bu, İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Ali Shamhani’nin 16 Mart’ta Bağdat’a yaptığı ziyaret sırasında İran ile Irak arasında imzalanan güvenlik anlaşmasına uygundu. Özellikle, İran da bu grupları kendi topraklarına silah nakletmeye çalışmakla ve iç protestoları körüklemekle suçluyor. 

3- Komşu bölgelerde nüfuz oluşturmak: Türkiye’nin Süleymaniye Havalimanı’na saldırısı, Irak arenasında kendisiyle yarışan İran’a mesaj verme çabasından ayrı düşünülemez. Irak’taki varlığını güçlendirebileceği yeteneklere, araçlara ve gerekçelere sahip olduğuna dair bir mesajdır. Saldırının, Irak iç arenasında Türk güçlerini Kuzey Irak’tan çekme çağrılarının artmasının ardından gelmesi dikkat çekti. Ankara’nın bu bağlamda adım atması gerektiğini daha önce vurgulayan İran yanlısı siyasi güçlerin yaptığı çağrılar bunlar. 

4- Türk üslerinin hedef alınmasına yanıt: Süleymaniye havaalanının hedef alınması, Ankara’nın geçtiğimiz Şubat ayının 1’inde Irak’ın kuzeyindeki Nineveh Valiliği’nde Türk kuvvetlerinin bulunduğu “Zilkan” üssüne yönelik saldırıya verdiği yanıtı temsil ediyor. Saldırının sorumluluğunu “Liwaa Ahrar al-Iraq” adlı bir milis üstlendi. Bu, Kuzey Irak’taki üslerine ve çıkarlarına yönelik saldırı operasyonlarının maliyetini artırabileceğine dair uyarı mesajları göndererek, bu bölgelerdeki varlığına karşı çıkan taraflar üzerinde güçlü bir baskı kurmaya çalıştığı anlamına geliyor.

Olumsuz Etkiler

Bu bilgiler ışığında, sonuncusu Süleymaniye Havalimanı’nın İHA ile hedef alınması olmak üzere Türkiye’nin Kuzey Irak’ta başlattığı askeri operasyonların, gelinen aşamada Bağdat-Ankara ilişkilerinde yaşanan olumlu gelişmeleri doğrudan tehdit edebileceği söylenebilir. Ancak öte yandan bu saldırı, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’ne bir yandan kendi içindeki varlığındaki gözle görülür düşüşü telafi etmek, diğer yandan da Ankara’nın Irak arenasındaki nüfuzunu desteklemek için daha büyük bir fırsat verebilir.